"Abla'nın Casablanca'daki evinde işlettiği sade ve yerel bir fırını var. Yalnızca 8 yaşındaki kızı Warda ile birlikte yaşıyor. Bir gün, evlerine genç ve hamile bir kadın olan Samia'nın geldiğini görüyoruz. Bu esnada, Abla'nın hayatının ne denli değişeceğini tahmin etmek oldukça zor. Film, küçük fırının sıcaklığı ve renkli dünyasıyla başlıyor. Gündelik hayatın sıradan detayları, Abla'nın çöreklerinin buharı, evin içindeki çocuk sesleri... Hepsi birer huzur resmi çiziyor. Ancak bu huzur, Samia'nın kapılarını çaldığı anda yerini bir belirsizliğe bırakıyor. Genç kadın hamile ve yardıma ihtiyacı var. Abla'nın bu duruma nasıl bir tepki vereceği, izleyicilerin merakla beklediği bir nokta. Abla, başta durumu kabullenmekte zorlansa da, sonrasında Samia'ya yardım etmeye karar veriyor. Böylece, Abla'nın hayatı da, Samia'nın varlığıyla birlikte değişmeye başlıyor. Bu durum, Abla'nın kendisini ve hayatını yeniden sorgulamasına yol açıyor. Fırındaki her pişmiş çörek, Samia'nın hayatına biraz daha sıcaklık katıyor; her yeni yaşanan an ise Abla'nın hayatına farklı bir tat bırakıyor. Film, insan ilişkileri, annelik ve kadın dayanışması üzerine güzel bir hikaye anlatıyor. Casablanca'nın bu sakin sokaklarında, küçük bir fırında yaşananlar, büyük hayat dersleri sunuyor. Abla ve Samia'nın hikayesi, sadece birer karakterin hayatını değil, hayatın ta kendisini anlatıyor."
