Bir yalnızlıkla baş başa kalmış bir özel dedektif, onu 'telefon yürüyüşü' adındaki bilinmez bir zihin oyununa sürükleyen gizemli bir kadın tarafından iletişime geçer. Kadının büyüleyici sesine kendini kaptıran Aloys, içine doğru çekildiği bir hayali evrenin varlığını keşfeder. Bu evren, onun daha önce hiç kırılamayan yalnızlık duvarlarından dışarı çıkabilmesine olanak sağlar. Aloys'in hikayesi, kendi dünyasında sıkışıp kalmış tüm bireylerin hislerine tercüman olduğu için, izleyiciden tam puan almayı başarır. Filmin ana temasında sürekli bir bilinmezlik hali hâkimdir. Film, dedektifin monoton yaşamındaki değişimleri ve gelişmeleri izlerken seyirciyi ciddi anlamda sürükleyici bir psikolojik serüvenin içine çeker. Zihin oyunları teması ve iç içe geçmiş hayal ve gerçeklik kavramları, filmi izlerken seyircinin kendini sorgulamasını sağlar. Gizemli kadının, Aloys'in dünyasına nüfuz ederek onu hayali bir evrene çekmesi, izleyenleri de aynı şekilde etkiler ve onları kendi iç dünyalarıyla yeniden yüzleşmeye zorlar. Bir anlamda bu filmde, insanın hayal gücünün sınırlarının ne kadar geniş olabileceği konusu işlenir. Özellikle kadının sesine vurgu yaparak, sesin ne kadar güçlü bir iletişim aracı olduğu mesajını verir. Sonuç olarak, "Aloys" muhteşem bir psikolojik gerilim filmi; hayal gücünün sınırlarını zorlayıcısı, insanın yalnızlıkla olan mücadelesini ele alıcısı ve sesin gücünün altını çizicisi olarak izleyiciye sıradışı bir sinema deneyimi yaşatıyor. Kısacası, bu film, her sinema severin izlemesi gerekenler listesine eklenebilecek nitelikte.