Eda, prestijli bir dans akademisine devam eden genç ve yetenekli bir dans öğrencisiydi. Ancak hayatı, etrafındaki insanlardan oldukça farklı bir seyir izliyordu. Çünkü Eda, aşık olduğu, ancak zaten evli ve bir çocuk babası olan Cihan'dan hamile kalmıştı. Aşkın kör kuyusunda kaybolduğunu fark ettiğinde, gerçeklerle yüzleşti ve bunu anladı. Bir sabah uyandığında, hamileliğinin aslında 16. haftasında olduğunu öğrendi. Bu gerçek karşısında şaşkına dönen Eda'nın duyguları adeta bir çırpıda bütün umutlarını yıktı. "Oy..." diye mırıldandı. Ancak ne olursa olsun, kabuğuna çekilmek yerine, tüm bu zorluklarla yüzleşme ve hayatla baş etme kararı aldı. Aynı zamanda Eda, bu durumun dans hayatını ne derece etkileyebileceğinin de farkına vardı. Ancak tüm bu karmaşık duyguların arasında bile, dansa olan tutkusu hiç sönmedi. Dans etmek, tüm dertlerinden uzaklaşmasına ve yaşam sevincini geri kazanmasına yardımcı oldu. Bir anlamda, dans onun hayatta kalma mücadelesinin destekçisi oldu. Bu film, Eda'nın sadece hamilelikle değil, aynı zamanda toplumun beklentileri, aşk, ihanet ve kendini kabullenme temasıyla da ilgilidir. Izleyicinin duygusal bir yolculuğa çıkacağı bu film, aslında hayatın zorluklarına karşı direnç göstermek ve bunların üstesinden gelmek için ne kadar güçlü olabileceğimizi hatırlatır. Film, kendi hayatınızın hikayesi gibi olabilir. Çünkü siz de Eda gibi, zorlukların üstesinden gelebilir ve kendi hikayenizi yazabilirsiniz.