Bu filmin ana karakteri, alkol bağımlısı olan ve yaşamını amaçsız bir biçimde sürdüren bir adam. Ancak çok geçmeden kendisini alkol bağımlılığından çıkmak ve psikotik kırsal kişiliklere karşı koymanın içinde bulur. Onun hedef haline gelmesine neden olan, tamamen delice bir spor etkinliğidir. Filmin başından itibaren izleyiciyi sert bir atmosferin içine çeken bu karanlık senaryo, adalet ve insanlık hali üzerine ciddi sorular sormaktan çekinmiyor. Kendini yavaş yavaş bir kabusa dönen bir yaşam savaşı içinde bulan ana karakterimiz, hem fiziksel hem de psikolojik bir sınavın içerisine sürükleniyor. Alkolle olan savaşı, zihni ve bedeni arasındaki çatışmayı, bunun da ötesinde toplumun dışladığı bir figür olarak hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Rural kesimlerin çarpık psikolojisinin gözler önüne serildiği bu filmde, klişelerden kaçınılmış ve seyirciye beklenmedik anlar sunulmuştur. Bununla birlikte, filmin alkolle mücadele ve bireyin toplum içindeki duruşu gibi evrensel konuları ele alışı, izleyicinin kendi hayatı üzerinde düşünmesi için fırsatlar sunuyor. Bu bağlamda, filmi yalnızca bir aksiyon filmi olarak değil, aynı zamanda derin bir sosyolojik analiz olarak da görmek mümkün. Sonuç olarak, bu film, hem karakterlerin iç dünyalarına dair geniş bir bakış açısı sunuyor hem de dikkat çekici sosyal mesajlarıyla izleyiciyi sarsıyor. Zorlu yaşam mücadelesi ve kişisel sınırların zorlandığı bu yolculuk, izleyicinin empati kurabileceği kadar gerçekçi ve duygusal. Her bir karede, hayatta kalma savaşının ne kadar zorlu olduğunu hissettiriyor. İzleyiciyi rahatsız etmekten çekinmeyen, çarpıcı ve düşündürücü bir film olduğunu söyleyebiliriz.