İyi polislik mutlaka her şeyi kitaba göre yapmak anlamına gelmez. Ancak Londra'da suç işleyenlerin çoğunluğu artık Arnavutlar ve Türkler olunca, bir "iyi" polisin hayatta kalması ne anlama gelir? Londra'nın karmaşık suç dünyasında iyi bir polisin var olabilmesi, anlaşılır olması gittikçe zorlaşıyor. Suç dünyası ve onunla harmanlanmış karmaşık sosyoekonomik dinamikler, Arnavut ve Türk grupların lehine dönerken, bununla başa çıkmaya çalışan "iyi" polisler ne yapmaktadır? Polislik mesleğinin çizgisini koruyabilmek için polislerin, çetin etik sorunlarla, yönetimdeki değişikliklerle ve çoğunlukla anlaşılamayan kültür farklılıklarıyla nasıl başa çıkacaklarına dair bir pencere açılıyor. Polislerin mesleklerine olan bağımlılıklarını, etik değerlerini ve olağanüstü durumlardaki tepkilerini test eden bir evren, izleyiciye sunuluyor. Türkiye ve Arnavutluk gibi ülkelerdeki suçluların Londra'yı nasıl etkilediği, birçok soru sormayı, eleştirmeyi ve hatta yanıtlamayı teşvik ediyor. Londra sokaklarında "iyi" polis olmanın ne anlama geldiğini düşünerek, toplumun daha geniş yelpazesinde suç, adalet ve ahlaki değerler üzerine düşünerek, bu film izleyicilere bakış açılarını genişletme fırsatı sunuyor.