"Batman, modern Gotham City'nin gece karanlığından, savaşın ve samurayların hakim olduğu feodal Japon dönemine büyülü bir şekilde transplante oluyor. Bu yepyeni ve alışılmadık ortamda kendisine, bir dizi müttefik ve düşmanla beraber, kendisini modern teknolojiden mahrum bırakan bu anda hayatta kalma ve adaleti sağlama mücadelesine atılıyor. Batman, Gotham'ın işlek sokaklarını ve yüksek binalarını, feodal Japon dönemindeki kaleler ve pirinç tarlalarıyla değiştirdiğinde, karmaşıklığı ve dinginliği bir araya getiren bu yeni dünya karşısında hayrette kalıyor. Batman'in müttefikleri ve düşmanları, dönemin Japon kültürüne ve estetiğine uygun bir şekilde yeniden tasvir ediliyor, bu da karakterlerin her birine taze bir bakış açısı kazandırıyor. Batman'in bu zaman dönemine adapte olma çabaları, onun özündeki adalet savaşçısını daha da belirginleştiriyor. Özellikle gelişmiş teknolojisinden yoksun olduğunda, onun zekası, becerileri ve iradesi açığa çıkıyor. Bunun yanı sıra, düşmanları da bu yeni dönemde kendi avantajlarına göre hareket etmeye çalışıyorlar. Bu, hem Batman'ın hem de düşmanlarının yeteneklerini ve taktiklerini, daha önce hiç görmediğimiz bir şekilde sergileme fırsatı sunuyor. Sonuç olarak, bu kültürler arası çatışmayla yeni bir perspektif kazanan Batman, izleyiciye bilinenin çok ötesinde bir deneyim yaşatıyor. Modern Gotham City'den feodal Japonya'ya transplante olmuş Batman'in hikayesi, sadece bir süper kahraman hikayesi olmanın ötesine geçerek, bireyin zorlu bir ortamda nasıl hayatta kalacağına ve adaleti nasıl sağlayacağına dair derin bir anlatıma dönüşüyor."