Film, genç bir bilgisayar programcısının hayatına odaklanıyor. Kendisi, bir deli yazarın hayal gücüyle süslenmiş fantastik romanını bir video oyununa dönüştürme görevini üstleniyor. Bu süreçte programcının yaşadığı gerçeklik algısı sorgulamaları, filmi son derece ilginç bir seviyeye taşıyor. Karakterimiz, gerçek yaşamla kurgusal dünya arasındaki ince çizgi üzerinde gidip gelirken, biz izleyiciler de onunla beraber var olan dünya algımızı tekrar tekrar gözden geçiriyoruz. Oyunun geliştirilme sürecinde yaşanan karmaşık ve sıra dışı olaylar, izleyicinin sinema deneyimini derinden etkiliyor. Bu karmaşanın içinde programcının hayatının sıradanlığından uzaklaşıp, fantastik romanın büyülü dünyasındaki karakterlerin yaşamına doğru bir yolculuğa çıkması, filmi sıradan bir teknoloji hikayesinden alıp fantastik bir boyuta taşıyor. Filmdeki karakterler, izleyiciye gerçeklik ve hayal gücünün çok boyutluluğunu sorgulattırıyor. Kimi zaman hayatımızın bilgisayar ekranlarında geçtiği bu dönemde, bir video oyunu aracılığıyla dünyayı deneyimlemenin ne anlama geldiğini derinden düşündürüyor. Çılgın yazarın fikirlerini bir oyun içerisinde canlandırmaya çalışırken programcının yaşadığı travma, izleyiciyi de etkisi altına alıyor. Film, teknoloji ve fantazyanın keskin çizgilerle ayrı dünyalar olmadığını, aslında birbiri içinde karmaşık bir şekilde var olduklarını izleyicisine gösterirken, hikayenin içerisine sürüklenmemize neden oluyor. İzlemesi oldukça etkileyici bir deneyim sunuyor. Bu film, sadece bir hikaye anlatmıyor, aynı zamanda izleyicinin kendi gerçeklik algısını sorgulamasını da sağlıyor.