Victoria Mas'ın 'Le bal des folles' adlı romanından uyarlanan bu etkileyici hikaye, haksız yere Paris'teki bir akıl hastanesine kapatılan bir kadını odağına alıyor. Kendisini bu kurumun soğuk duvarları arasında bulan bu kadın, içinde bulunduğu çıkmazdan sıyrılmak için bir hemşirenin yardımını almayı planlıyor. Her sahnesiyle izleyicisi üzerinde düşündürücü ve psikolojik bir etki bırakan film, hikayenin çarpıcılığını ve karmaşıklığını başarıyla perdeye taşımayı başarıyor. Toplumun dışladığı ve anlamakta zorlandığı bu 'farklı' bireylerin, hayatta kalma ve özgürlüğüne kavuşma çabalarını oldukça dokunaklı bir biçimde aktarıyor. Hemşire rolünde gördüğümüz oyuncunun da performansıyla göz doldurduğu bu yapımda, insan ruhunun direnci ve özgürlüğün peşinden gidebileceği yolun sınırları sorgulanıyor. Güçlü kurgusu ve karakter analizleriyle izleyiciye sağlam bir dram sunan film, huzur ve hürriyetin değerini vurguluyor. Kurumun soğuk ve steril atmosferi ise sinematografiyi etkili bir biçimde kullanarak izleyiciye hissettiriliyor. Paris atmosferinin ve dönemin sosyo-kültürel yapısının film boyunca başarılı bir şekilde yansıtıldığını söylemeliyim. 'Le bal des folles' romanının sinemaya aktarılması konusunda yapımcıların gösterdiği özeni ve sinema sanatına olan saygılarını takdir etmemek elde değil. Bu filmi izlerken duygusal bir yolculuğa çıkmayı ve insan psikolojisinin derinliklerine dalmayı bekleyin.