Son iki yılını ele alan bir filmde, hayatının son dönemlerinde Prenses Diana'nın nihai bir geçiş ritüeline, Pakistanlı kalp cerrahı Hasnat Khan ile gizli bir aşk affairine girişini gözlemliyoruz. Diana'yı olağanüstü bir kadın ve medyanın sürekli merceği altında bir figür olarak gösteren bu film, onun özel hayatını ve bu özel ilişkiyi mercek altına alıyor. Bu ilişki, Diana'nın hayatının son anlarında nihai bir arayış, bir aşk ve anlam arayışı olarak sunuluyor. Hasnat Khan ile olan ilişkisi, onun kişisel hayatındaki karmaşayı ve medyanın göz önünde olan bir varlık olarak yaşadığı stresi hafifleten bir sığınak gibi görünüyor. Ancak bu aşk, Diana'nın son derece kamuoyu önünde yaşayan varlığı nedeniyle sorgulanıyor ve eleştiriliyor. Film, bir yandan Diana'nın güçlü bir kadın imgesini ve bir prenses olmasının yanı sıra bir insan olduğunu vurgularken, öte yandan da onun karmaşık ve çalkantılı özel hayatını gözler önüne seriyor. Hasnat Khan ile olan ilişkisi, Diana'nın hayatının son demlerinde belki de en çok aradığı şey olan iç huzuru bulmasına olanak sağlıyor. Bu hikaye, Diana'nın yalnızca bir prenses değil, aynı zamanda bir kadın olduğunu ve aşk, tutku ve anlam arayışında olduğunu gösteriyor. Film, Diana'nın son yıllarında onun hayatını, arzularını ve dileklerini anlamaya çalışan bir aşk hikayesi olarak karşımıza çıkıyor. Onun kalp cerrahı Hasnat Khan'la olan bu gizli aşkı, prensesin hayatında bir dönüm noktası ve nihayetinde kendi iç huzurunu bulmasının bir yolu olarak değerlendiriliyor. Bu hikaye, her ne kadar trajik bir sonla bitse de, Diana'nın son yıllarının anlamını ve önemini anlamamıza yardımcı oluyor.