Bir avukatın yaşadığı psikedelik mantar deneyimi sonucu aranan bir adam haline gelmesini konu alan bu film, hem görsel efektleri hem de anlatım tarzıyla dikkat çekiyor. Başarılı bir hukukçuyu canlandıran karakterimiz, toplum tarafından kabul görmüş yaşam standartlarını sürdüren, hayatının her alanında yüksek başarılar elde etmiş biri. Ancak bir gece yaşanan psikedelik mantar deneyimi, hayatını değiştiren bir dönemeç oluyor. Bu mantar deneyimi karakterimiz için hem bir kaçış hem de yeni bir gerçekliğin kapılarını aralıyor. Adeta kendi içinde yeni bir dünya keşfediyor ve bu dünya, dışarıdaki dünya kadar gerçek ve anlamlı hale geliyor. Ancak bu yeni gerçekliği kabul etmeyen toplum, başarılı avukatı daha şiddetle dışlamaya başlıyor. Hayatı boyunca hiç korkmadığı, hiç kaçmadığı baskılara ve suçlamalara maruz kalıyor. Bu durum onu, bir yandan dış dünyanın kaçınılmaz baskısından, diğer yandan iç dünyasının çekici cazibesinden kaçmak zorunda bırakan bir kaçak haline getiriyor. Film, bu hikayeyi anlatırken gerçekliğin ne olduğunu, bireyin toplum içindeki yerini ve insanoğlunun iç dünyası ile dış dünyası arasındaki çatışmayı sorguluyor. Bu sorgulamalar aracılığıyla da seyirciye kendini ve çevresini sorgulamaları için bir fırsat sunuyor. Psikedelik mantar deneyimi ile hayatının altüst olan başarılı avukatın hikayesi, hem derin, hem de düşündürücü bir yolculuk vaat ediyor. Kendi iç dünyasına yaptığı bu yolculuk, onun tüm hayatının, belki de kim olduğunun sorgulanmasına yol açıyor. Gerçekliğe ve kimliğe dair kafa karıştırıcı, ama bir o kadar da düşündürücü bir deneyim sunan bu film, kesinlikle kaçırılmaması gereken bir yapıt.