Gizli bir fotoğrafçının, sanatsal ifadesini bulma çabasında, hemen hemen çıplak bir şekilde giyindiği komşusunun fotoğraflarını gizlice çektiği durumda cinsiyetler arasında bir ahlaki tartışma ortaya çıkar. Bu durum, sanatla ahlakın çatışmasını ve özel hayata saygının sınırlarını sorgulamamıza sebep oluyor. Filmde cinsiyet eşitliği ve kadınların objektif konusu olarak görüldüğü bu durumu eleştirirken izleyiciye de sorgulama fırsatı veriyor. Objektifin arkasında ve önünde olan iki cinsiyet arasında, hem sanatsal hem de ahlaki bir çizgi olduğunu anlatıyor. Gelecek vadeden fotoğrafçının, sanatsal ifadesini bulmak için neredeyse çıplak bir şekilde giyinen komşusunun fotoğraflarını gizlice çektiği bu durum, onun ne kadar yanlış bir yol izlediğine ve aslında sanatsal ifadesini bulmak için başka yolların da olabileceğine dikkat çekiyor. Fotoğrafçının komşusunun özel hayatına müdahale ederken çektiği fotoğraflar, cinsiyetler arasındaki ahlaki tartışmayı gündeme getirirken, izleyicilere de ahlaki değerler ve sanatsal ifade arasındaki ince çizgiyi düşündürüyor. Sanatsal özgürlükler ahlaki sınırlar tarafından ne ölçüde sınırlanabilir? Bu soru film boyunca izleyicinin aklını meşgul ediyor. Bu durum, toplumun kadın ve erkekler arasındaki ahlaki normlarına ve sanatçının yaratıcılığının sınırlarına bakışını değiştiriyor. Her ne kadar sanatsal ifade özgür olsa da, bu ifade başkalarının mahremiyetini ihlal etmemeli ve cinsiyetler arasında saygı çizgisini aşmamalıdır.