Berlin'in kasvetli ve tarihi sokaklarında geçen bu hikaye, insan kanıyla beslenen, ölümsüz ve çarpıcı bir kadın vampir üçlüsünün üzerindedir. Bu tehlikeli üçlünün son üyesi olan Lena, bir polis tarafından takip edilmektedir. Bu usta dedektif, çözülmemiş cinayetlerin ve gizem dolu bir dizi olayın ardındaki gerçeği ortaya çıkarmak için hırslı bir mücadele içindedir. Film, Berlin’in karanlık atmosferini ve gotik mimarisini kullanarak, vampir mitini yeniden şekillendiriyor. Gecenin sessizliğinde avlanan, modanın en son trendlerini takip eden ve insanüstü güçlere sahip bu vampir kadınların hikayesi, izleyiciyi adeta ekrana kilitlemeyi başarıyor. Bu kadınlar, gecenin karanlığında ölümsüzleşirken, bir yandan da polis tarafından acımasızca takip ediliyorlar. Sonrasında, Lena'nın vampirliğe olan geçişi ve bu dünyadaki yerini bulma çabası, hikayeye yeni bir boyut kazandırıyor. Polis, Lena'nın izini sürerken, izleyici de Lena'nın bu karanlık dünyada hayatta kalma mücadelesini izliyor. Film, sadece bir vampir filmi olmanın ötesine geçerek, aidiyet, kimlik ve insan doğasına dair evrensel temaları da irdeliyor. Sonuç olarak, bu film, izleyicisini hem gerilim dolu bir avın içine çekiyor hem de karakterlerinin derinliklerine inerek, vampirlik mitini ve kadın gücünü yeniden ele alıyor. Bir polisin, Berlin'in karanlık sokaklarında, gizemli ve ölümcül bir vampir kadın üçlüsünün peşinden sürüklenişini anlatan bu hikaye, izleyenlere unutulmaz bir deneyim vaat ediyor. Bu, kesinlikle, vampir hikayelerini ve güçlü kadın karakterleri seven izleyicilerin kaçırmaması gereken bir film.