Bir kadın ve bir erkeğin amansız aşk hikayesini, seyircinin kalbinde derin izler bırakan bir filmde izliyoruz. İkili, sanki Tanrı'nın onlarla bir oyun oynamaktan keyif aldığı bir biçimde, bir türlü bir araya gelemiyorlar. Hep yanlış zamanda, hep yanlış yerde, birbirlerine karşı duydukları tutkuya karşı koymakta zorlanıyorlar. Bu bir döngü gibidir; sanki onları bir araya getirmek için bir enerji sarf ediyorlar ancak bu çılgın evrende bir türlü bir denge yakalayamıyorlar. Hep birbirlerine doğru çekilen iki manyetik kutup gibi, bir araya gelmeye çalıştıkça daha da uzaklaşıyorlar. Bu sürekli tekrarlanan döngü, onların acımasız ama bir o kadar da tutkulu aşklarının sarsıcı bir temsili oluyor. Bu aşk hikayesi, inatla bir araya gelmeye çalışan ancak her denemede bir engelle karşılaşan bu iki insanın çaresizliğini, umutsuzluklarını ve tutkularını, eşsiz bir anlatım ve mükemmel bir sinematografi ile aktarıyor. Seyirci, Tanrı'nın onlara bir ara vermemesini, bu iki kişinin ayrılığında bulunan karmaşık aşkın ve tutkunun yoğunluğunu hissetmekten alıkoyamıyor. Sonuçta, izleyici bu karmaşık aşk hikayesine tanıklık ederken, hem hayranlık duyuyor hem de umutla birlikte olmalarını bekliyor.