Bir zamanlar, uzak ve fantastik bir kırsal bölgede geçen hikayemizde, küçük bir kız çocuğunun karnını doyurmak ve çalışmak için kardeşiyle birlikte çıktığı çaresiz yolculukta karanlık bir ormana doğru sürüklenişine tanık oluyoruz. Yalnızca bir dilim ekmek peşinde olduklarını düşünürken, aslında onları bekleyen şey, korkunç bir kötülüğün merkezi oluyor. Bu etkileyici hikaye, seyirciye öncelikle hayatın acımasızlığını ve çocukların masumiyetlerini sorgulatacak şekilde işleniyor. Açlıkla mücadele eden iki kardeşin, ormanın derinliklerinde rastladıkları ve iç yüzünü keşfettikleri korkunç kötülük, hikayenin ağırlığını daha da artırıyor. Bir yanda zorlu yaşam koşulları, diğer yanda karanlık ormanda keşfettikleri kötülük arasında sıkışıp kalan iki kardeşin dramı, seyirciyi adeta ekranın karşısına kilitleyecek. Büyülü ve aynı zamanda korkutucu bu orman, çocukların hayatta kalma mücadelesini ve korkuyla cesaret arasındaki ince çizgiyi gözler önüne sererken, filmin atmosferini de zenginleştiriyor. İzlerken nefesinizi tutacağınız bu hikaye, hem visuel anlamda hem de hikayesi ile sizi etkisi altına alacak. Tüm bu unsurlar birleştiğinde, izleyiciyi kendine bağlayan, derinliği olan bir hikaye ve sinematik bir deneyim ortaya çıkıyor.