Ilk bakışta, bir korku filmine benzeyen hikaye, aslında bir gerilim dolu aksiyon sahneleriyle donatılmış. Chloe'nin izole bir adadaki evine sığınan saldırganlar, bir gece boyunca Chloe ve üvey oğlunu hedef alıyorlar. Yalnız ve çaresiz hissettiren bu yağmurlu gecede, her şeyi değiştirmeye yetecek bir soru aklımıza takılıyor: Acaba gelişmiş teknolojiye sahip güvenlik şirketi, bu zor durumda Chloe ve üvey oğluna yardımcı olabilecek mi? Bu karanlık atmosfer, film boyunca bize adım adım aksiyonun yoğunluğunu hissettiriyor. Chloe'nin evine hücum eden yabancılar, sadece bir arkadaşını vurmakla kalmayıp, aynı zamanda onu da tehdit ediyorlar. Acımasız ve hedefe odaklı intruderler karşısında, Chloe ve üvey oğlu hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Tüm bu kaos ve karmaşa içerisinde, film izleyicisine gerilim dolu bir tecrübe yaşatıyor. Yardım çağrısı ile güvenlik şirketi ile bağlantıya geçen Chloe, modern teknolojiden maksimum derecede yararlanmaya çalışıyor. Ancak burada önemli olan nokta, teknolojinin bu durumda ne kadar etkili olabileceği. Söz konusu olan canları ve bu noktada teknolojiye olan güvenden daha fazlası gerektiğini anlayan Chloe ve üvey oğlunun hikayesi, izleyicilerin merakını ve heyecanını damarlarında hissetmelerine sebep oluyor. Bu film, her bir sahnenin detaylarında gizlenmiş olan gerilim ve endişeyi, izleyiciye başarılı bir şekilde aktarıyor. Kısacası, Chloe ve üvey oğlunun hayatta kalma mücadelesi, insanın içine işleyen, zaman zaman nefes kesen bir aksiyon-gerilim filmi deneyimi sunuyor.