Eski bir asker ve dul bir adamın en yakın dostunun cinayetine misilleme yapmayı hedeflediği bu film, adaleti kendi eline almayı konu alıyor. Yaşlanmış, hizmet vermiş, ve hayat arkadaşını kaybetmiş bu karakter, dostunun ölümünün ardından adalet arayışına giriyor. Bu arayışı onun kişisel bir gündeme dönüşüyor ve sonunda kendi adaletini dağıtma kararı alıyor. Filmde yer alan ana karakterin dostunun ölümünü öğrendikten sonraki hüzün ve öfke dolu durumu, izleyiciye oldukça yoğun bir duygusal yolculuk yaşatıyor. Karakterin yaşadığı acı, sinemaseverlerin kalbinde derin izler bırakıyor. Bunun yanı sıra, film aracılığıyla adaletin kişisel bir arayış olduğu ve belirli durumlarda, bu arayışın kişinin kendi ellerine geçebileceği sonucuna varıyoruz. Ayrıca, filmin son derece gerçekçi bir senaryoya sahip olması ve yaşlılık, yalnızlık, dostluk, adalet arayışı gibi temaları işlemesi de takdire şayan. Sonuç itibarıyla, dostunun intikamını almayı amaçlayan bu yaşlı ve eski askerin hikayesi, izleyicide hem derin bir empati yaratıyor hem de adalet hakkında yeni bir bakış açısı kazandırıyor. Bu film, sadece bir intikam hikayesi değil, aynı zamanda adaletin ne olduğu ve ne olabileceği üzerinde düşündüren bir eser.