1920'lerin Fransa'sında geçen bu film, bir yetimin hikayesini anlatıyor. Kırsal bölge sahibi için çalışan bir çift tarafından evlat edinilen yetim çocuk, baş başa kaldığında hızla yerel bir kaçak avcının etkisi altına giriyor. Fransa'nın bu dönemini ve kırsal yaşamın karmaşık tablosunu oldukça detaylı bir şekilde yansıtan film, izleyiciyi alıp tümüyle başka bir zamana ve mekana taşıyor. Kendini yalnız hisseden bu yetim çocuğun dağılmış hayatının, kabaca şekillenmiş yüzleri ve elleri toprakla dolu bir çiftçi çifti tarafından yeniden inşa edilmesi filmde etkileyici bir şekilde işlenmiş. Ancak çocuğun, kasabanın uçlarına sinmiş kaçak avcının çekim alanına girmesiyle birlikte hikaye, çarpıcı bir dönüş yapıyor. Çocuğun masumiyeti ve avcının sert dünyası arasındaki kontrast, filmin ana temasını oluştururken, film boyunca izleyicinin gerilimini yüksek tutan bir dinamik oluşturuyor. Filmde, ekonomik zorluklar içinde hayatta kalma mücadelesi veren bir çiftçi çiftin, hayata dair en çıplak gerçeklerle karşı karşıya kalan bir yetime nasıl bir yaşam sunacağını da sorguluyoruz. Film, 1920'ler Fransa'sında kırsal yaşamın zorluğunu, toplumun alt tabakalarının sıradan insanlarının yaşam savaşını ve bir yetimin bu dünyaya uyum sağlama çabalarını muhteşem bir şekilde ele alıyor.
