Zengin bir iş adamının, kayıp kardeşinin izini sürerken kendini bir anda konuk ettiği, sahipsizlerin ve serserilerin kötüye giden dünyasının içinde bulduğu bir hikaye. Ancak bu hikayenin derinlikleri, sadece iş adamının maddi varlığını sorgulamasına neden olmaz, aynı zamanda ailesini parçalama tehlikesiyle ve kendi akıl sağlığını koruma mücadelesiyle de karşı karşıya getirir. Kardeşinin kayboluşu üzerine harekete geçen zengin iş adamının, kardeşini bulma uğruna belirsizlik ve tehlikenin içine doğru savrulduğuna şahit oluruz. Bu arayış sürecinde ekonomik gücünü ve sosyal statüsünü bir kenara bırakarak, toplumun en alt tabakalarına inen iş adamımızın, insanlık halleri ve hayatta kalma mücadelesiyle yüzleşmesi işlenir. Film, başta maddi zenginlik olmak üzere, çeşitli güç dinamiklerine ve insanların bu güçler karşısındaki duruşlarına odaklanırken, bir yandan da ailenin önemini ve aile bağlarının ne denli güçlü olabileceğini irdeliyor. Bu sürecin sonunda ise, başroldekini aklını koruma savaşı verirken buluyoruz. Bu karmaşık ve yoğun atmosferde izleyiciyi de kendine çeken film, hem toplumun dışlanmış kesimlerinin yaşamına ayna tutuyor, hem de var olan düzen ve insan psikolojisi üzerine çarpıcı bir eleştiri sunuyor. Ayrıca ailenin ve insan değerlerinin, her türlü olumsuz koşul ve durumda nasıl bir güç olduğunu da sinema severlere aktarıyor. Görüldüğü gibi, film, sadece bir arayış hikayesini anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda izleyicisini de düşündürüyor.