"Üç asker, uzun bir Irak turundan sonra evlerine döndüklerinde hayata yeniden uyum sağlamak için mücadele ediyor" basit bir özet gibi görünebilir. Ancak bu hikaye, askerlerin savaşın dehşetinden, kahramanlar olarak dönüşlerinin ironisine ve sonrasındaki hayatın karmaşıklığını anlatma şekliyle oldukça etkileyici ve karmaşıktır. Bu askerler, yabancı bir ülkede yaşadıkları travmaların yaralarını sarmaya çalışırken, aynı zamanda evlerinde, sevdikleri kişilerle ve sosyal normlarla yeniden ilişki kurmayı da öğrenmeli. Kendi evlerinde bile, bir zamanlar tanıdık olan her şey, adeta değişmiş veya yerinden oynatılmış gibi görünmektedir. Filmin odağı, savaştan dönen askerlerin kendilerini 'normal' hayata nasıl yeniden entegre ettikleri üzerinedir. Irak'ta geçirdikleri zaman onları ne kadar değiştirdi? Kim olduklarını, neye inandıklarını, hayatta ne istediklerini nasıl etkiledi? Bu sorular, filmin ana konularını oluşturur ve izleyiciye, askerlerin bir nevi ikilemini ve hayatla mücadelelerini detaylarıyla gösterir. Sonuç olarak, bu film, askerlerin savaş sonrası hayatlarına yeniden nasıl ayak uydurduklarını anlamak için önemli bir izlenim sunar. Bu, sadece bir ekrandan izlediğimiz bir durum değil, aynı zamanda gerçek hayatta da birçok insanın yaşadığı bir durumdur. Bu yüzden, bu filmi izlerken, sadece bir hikaye izlemiyoruz, aynı zamanda birçok gerçek hayat hikayesine de tanıklık ediyoruz.
