Çocukluğundan beri Jessica, anlamını sürekli kaçırdığı tekrar eden kâbuslarla baş etmek zorunda kaldı. Bu özelliği, onu rüyaların psikofizyolojisini araştırmaya ve Sean, hem mentoru hem de erkek arkadaşı olan kişiyle bir terapiye devam etmeye yönlendirdi. Bu filmin büyüleyici ve sıradışı öyküsü, izleyenleri baş karakter Jessica'nın rüyalarının karmaşık dünyasında akılcı bir yolculuğa çıkarıyor. Bu kâbusların, hayatındaki gelişmelerle ve kişisel çatışmalarıyla bağlantısını ve bu durumun Jessica üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor. Filmin bu kasvetli ama aynı zamanda bilinmeyenin heyecanını uyandıran atmosferi, izleyicilerin etkisinde kalmasına neden oluyor. Sean'ın rolü ise, karakterin iç dünyasını anlamak ve ona yardımcı olmak üzerine yoğunlaşıyor. Rüyalar ve gerçeklik arasındaki sınırların bulanıklaştığı bu bilinmezliğe doğru yapılan bu yolculuk, filmin ana teması olarak kendini gösteriyor. Jessica'nın yaşadığı bu deneyim, aynı zamanda izleyicilere insan bilincinin karmaşıklığını ve rüyaların anlamını sorgulama fırsatı sunuyor. Kısacası, anlamını sürekli kaçırdığı tekrar eden kâbuslarla çocukluğundan beri uğraşan Jessica'nın öyküsü, izleyicileri özünde derin bir anlam taşıyan, büyülü ve gizemli bir yolculuğa çıkarıyor. Bu yolculukta rüyaların, bilinçaltının ve insan psikolojisinin gizemli dünyası keşfediliyor.