Film, babasının ölümünün ardından zorunlu olarak imparatorluk tahtına oturan genç bir kadının hikayesini konu alıyor. Daha önce hiçbir politik deneyimi olmayan bu kadın, babasının ani ölümünden sonra sadece bir birey olarak değil aynı zamanda bir hükümet lideri olarak da özgüvenini ve gücünü bulmak zorunda kalır. Film, bu zorlu süreç içinde bir yandan taht kavgaları ve entrikalarla uğraşmak zorunda kalırken, diğer yandan da krallığını tehdit eden çok daha büyük tehlikelerle yüzleşir. Film, kendi kişisel acısını bir kenara bırakarak halkının beklentilerini karşılamak için kendi özgüvenini ve liderlik yeteneklerini geliştirmeye çalışan genç bir kadının trajik hikayesini son derece başarılı bir şekilde anlatmış. Hikayenin merkezindeki karakterin duygusal derinliği ve ahlaki karmaşıklığı, izleyicileri bu alışılmadık politik manzaranın içine çeken bir çekim merkezi haline getiriyor. Film boyunca, genç kadının krallığını korurken gösterdiği cesaret ve kendine olan inancı, izleyicilere gerçek bir liderin taşıması gereken özellikler konusunda dikkat çekici bir ders veriyor. Alt metinde ise, güçlü bir kadının her türlü engeli aşabileceği ve zorluklar karşısında bile asla pes etmeyeceği mesajı vurgulanıyor. Genel olarak film, güçlü bir kadın karaktere sahip olması, etkileyici oyunculuklar ve sürükleyici hikaye anlatımıyla izleyiciyi kendine hayran bırakıyor. Her ne kadar politik bir dram olarak sınıflandırılsa da, film aslında kişisel bir dönüşüm hikayesi ve aynı zamanda insana dair evrensel bir hikaye. Kendi içindeki gücü keşfetmek zorunda kalan bir kadının hikayesi, izleyiciye derinden dokunuyor. Film, acının ve kaybın insan uzerindeki etkisini, liderlik ve cesaretin ne anlama geldiğini etkileyici bir biçimde aktarıyor. Her anı izlemeye değer bir film.