Bir genç kadının, çocukluğunda onu kaçırıp eziyet eden insanlardan intikam alma arzusu, onu ve aynı zamanda çocuk istismarı kurbanı olan bir arkadaşını, sapkınlığın yaşayan cehennemine korkunç bir yolculuğa çıkarıyor. Bu alışılmışın dışında, sert ve karmaşık bir temaya sahip film, izleyicisini hikayenin yüzleşmesi gereken acımasız ve tüyler ürpertici yanlarına doğru adım adım ilerletiyor. Film, belkide en hassas konulardan biri olan çocuk istismarını ve bu travmanın kişinin hayatını nasıl etkileyebileceğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. İki arkadaşın acı dolu geçmişleri ve bunun etkileriyle başa çıkma süreçleri izleyiciyi derinden etkiliyor. Film, izleyicinin üzerinde son derece büyük bir etki bırakıyor. Tüyler ürpertici bu hikaye, aynı zamanda toplumun göz ardı ettiği birçok acı gerçeği de hatırlatıyor. Filmin başarısı sadece trajik hikayesinde değil, aynı zamanda bu konunun üzerinde durarak, genellikle göz ardı edilen bu ciddi toplumsal sorunların üzerine giderek, onları görünür hale getirebilme cesaretinde yatıyor. Bu adanmışlık ve cesaret, filmin genç kadının intikam arayışını takip ederken izleyicisine hissettirdiği yoğun duygusal gerilimi de yükseltiyor. Her sahnesiyle adeta bir sanat eseri gibi işlenen bu film, aynı zamanda izleyicisine hayata dair önemli bir ders veriyor: Geçmişte yaşanan acılar, kişinin geleceğini ve karakterini belirlemek zorunda değil. Geçmişteki talihsiz olaylara rağmen, insanın kendi kaderini seçme ve değiştirme gücü her zaman vardır. İşte bu genç kadın ve onun arkadaşı, tam da bu yolu seçiyorlar ve kendi kaderlerini yeniden yazma cesareti gösteriyorlar. Film, ekrana yansıttığı bu çarpıcı hikaye ve içerdiği güçlü mesajları ile sinemaseverlerin hafızalarında uzun süre yer edecek bir yapım.