Film, izleyicisini başına gelen talihsiz olaylar nedeniyle ölümden mucizevi bir şekilde kurtulup, sevdiği kadınla yan yana olacağı umuduyla kendi evine dönen ana karakterin etrafında dönüyor. Ancak, geri döndüğünde onu bekleyen gerçek, bu saf aşkın yanı sıra izleyiciyi de dehşete düşürüyor. Çünkü sevdiği kadın, asıl düşmanının kızı çıkıyor. Bu, hikaye boyunca ağır bir dramatik çatışmanın tohumlarını eker. Aşk, nefret, intikam ve bağışlama duygularıyla dolu bu öykü, adeta bir Yunan trajedisini hatırlatıyor. Filmde, ana karakterin evine dönerken kalbinde taşıdığı ufacık mutluluk umudunun, dehşet verici bir keşfe dönüşmesi mükemmel bir şekilde işlenmiş. Düşmanının kızına duyduğu aşkın, ona hangi yolu izlemesi gerektiğinde kılavuzluk yapması gerekecek. Aşkın ve nefretin kesişme noktasında, sadakatin sorgulandığı bu film, izleyicisini düşündürmeye ve duygularını harekete geçirmeye devam ediyor. Bu öykü, aşkın ve nefretin karmaşık ilişkisini, düşmanlık ve tutku arasındaki ince çizgiyi etkileyici bir şekilde anlatıyor.
