Frank Pierce, dışarıdan bakıldığında oldukça normal bir hayat sürüyor gibi görünen bir karakter. Ancak geçmişinden kaçamayarak yeniden karşımıza çıkıyor. Bir zamanlar kendini titizlikle gizlediği karanlık geçmişi, sevdiği bir şeyin elinden alınmasıyla tekrar gün yüzüne çıkıyor. Frank Pierce'ın akıl sağlığı maskesi, bu acımasız olayın şiddetle geri dönüşünü de beraberinde getiriyor. Frank'ın hikayesine şahitlik etmek, insan ruhunun ne kadar karmaşık ve belirsiz olduğunu bir kez daha hatırlatıyor bize. Huzurlu bir yaşam süren bir adamın, geçmişin hayaletleri ve bir kayıp sonucunda bir anda nasıl değişebileceğini gösteriyor. Bu hikaye, insanın içsel dünyasının derinliklerine dalmayı, orada saklanan karanlık yaratıkları serbest bırakmayı ve bu durumun detaylı bir şekilde incelenmesini sağlıyor. Frank Pierce karakteri, sinemanın en çarpıcı ve karmaşık kişiliklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Psikolojik bir drama olarak karşımıza çıkan bu film, Pierce'ın içsel çatışmaları ve içinde biriktirdiği öfkeyi anlamlı ve çarpıcı bir şekilde bizlere sunuyor. Film, geçmişten kaçmanın imkansızlığı ve insana ait olan karanlık duyguların her zaman bir şekilde gün yüzüne çıkabileceği üzerine duruyor. Bu nedenle, bu filmi izlerken kendinize şu soruyu sormanız gerekiyor: Bizler, olayların etkisiyle başkalaşım geçirebilecek miyiz, yoksa karanlık geçmişimiz maskelerimizi düşürüp bizi tekrar asıl halimize çevirecek mi?