Sıradan düşünceli dostlardan Jean-Gab ve Manu, bir otomobilin bagajında devasa bir sinek bulduklarında, büyük miktarda para kazanma umuduyla onu eğitmeye karar verirler. Hikaye bu sıra dışı öyküyle başlar, ki burada hem bir komedi hem de bir bilim-kurgu unsurlarıyla karşılaşıyoruz. Ortada büyülü bir mizah duygusu var ve bu absürd durumu anlatan birçok sahne izleyicilere kahkaha attırıyor. Jean-Gab ve Manu’nun karakterleri ise oldukça masum ve naiptir. Kendilerini sineği eğiterek zengin olma hayallerine kaptırmış, basit düşünceli iki arkadaşın hikayesi bize içinde yaşadığımız dünyanın karmaşasına, belki de bazen basit düşünmeyi unuttuğumuzu hatırlatıyor. Film, bu iki sıradan adamın, olağanüstü bir durumla nasıl başa çıktıklarını gösteriyor. Dev sineğin eğitimi, film boyunca birçok trajikomik olaya neden oluyor. Bu durum, filmi bir yandan komedi dolu bir maceraya, diğer yandan ise toplumsal eleştiriye dönüştürüyor. Jean-Gab ve Manu, belki de modern toplumun büyük bir örneği olan bu dev sineği eğitmeye çalışırken, paraya olan hırsın ve çaresizliğin komik bir portresini çiziyor. Sonuçta bu film, hem eğlendiren hem de düşündüren bir komedi. İçerisinde barındırdığı sıra dışı hikaye ve karakterlerle, izleyicileri hem güldürmeyi hem de belki de hayatın karmaşasına farklı bir pencereden bakmayı başarabiliyor. Kendine özgü tarzı ve mizahi unsurları ile seyircilere farklı bir deneyim sunan bu film, komedi sinemasının dikkat çeken örneklerinden biri olduğunu söyleyebilirim.