Leah, on yaşında bir kız çocuğu, büyük bir papaz evinde, kayıp ruhların ve ihtiyaç sahibi insanların arasında yaşamaktadır. Gündüzleri ev, gelen giden insanlarla dolup taşarken, gece olunca karanlık, boş bir hale bürünüyor. Bu boşluk, Leah'nın kâbuslarının sinsice içeri sızmasına alan oluşturuyor. Her gece gelen küçük bir ziyaretçi, Leah'nın bu kâbuslarına eşlik eder. Bu yapıt, varoluşsal bir yolculuk olan çocukluğun karanlık ve tuhaf yönlerini seyirciye sunmayı başarıyor. Leah'nın gündüzlerini aydınlatan kalabalığı, gece olduğunda bıraktığı boşluk içerisinde onun beliren korkularını izlerken nefeslerinizi tutacaksınız. Leah'nın büyüdüğü bu ev, aynı zamanda onun psikolojik labirenti halini alıyor. Hem fiziksel hem de duygusal olarak dolu bir evin, gece olunca nasıl bir huzursuzluk barınağına dönüştüğünü görmek gerçekten etkileyici. Gündüzün hareketliliği ve güven veren atmosferi, geceyle birlikte yerini sessizliğe ve belirsizliğe bırakıyor. Küçük Leah'nın dünyasındaki bu ani ve çarpıcı değişimler, büyüme sürecinin zorluklarını, korkularını ve endişelerini gözler önüne seriyor. Her gece gelen ziyaretçinin kim olduğunu merak ediyor, Leah'nın kâbuslarına dair ipuçları arıyoruz. Bu hem sürükleyici hem de duygusal bir deneyim. Leah'nın hikayesi, izleyiciyi zaman zaman gerilim dolu anlara, zaman zaman da hüzün yüklü sahnelere sürüklüyor. Onun yaşadığı korkular, endişeler ve belirsizlikler, seyircinin de içini burkuyor. Bu film, hem düşündürüyor hem de duygusal bir dünya yolculuğuna çıkarıyor sizi. Kendinizi Leah'nın yerine koyarak yaşadığı tüm duyguları hissetmeye başladığınızda, işte o zaman filmi tam anlamıyla yaşamış olacaksınız.