Bir gazeteci, lise okulunda 42 kişiyi vurarak öldürdükten sonra polis nezaretinde olan on altı yaşındaki bir çocukla röportaj yapar. Bu olay, sinema dünyasını etkileyici bir hikaye ile sarsan bir filmin muhteşem konusu. Filmde, genç bir öğrencinin neden bu tür bir vahşeti gerçekleştirdiğini anlamaya çalışan bir gazetecinin çabalarını izliyoruz. Film, atölye boyunca gerilim ve dramı mükemmel bir şekilde harmanlıyor. Film, izleyiciyi baştan sonra hapseden gizemli bir hava ile dolu. Gazetecinin, genç katilin zihninin derinliklerine dalışı, psikolojik bir gerilim unsuru yaratıyor ve bu katlanılmaz bir heyecan seviyesi oluşturuyor. Bu genç çocuk niçin böyle bir şey yapmış olabilir? Normal bir öğrencinin nasıl bu kadar vahşi bir canavara dönüştüğünü merak ediyoruz. Filmde, hikayenin örgüsü sadece gazetecinin bakış açısına sıkışmış kalmıyor, bu genç katilin nezdinde tüm toplumun adeta bir aynada yansıması gibi hissettiriliyor. Her sahne, toplumun genç nesiller üzerindeki etkisini sorgulamamızı sağlar. Filmin sonunda, bu trajediye yol açan toplumsal ve psikolojik sorunların daha büyük bir resmini gözler önüne seriyor. Bu iç karartıcı hikayeye rağmen, film, insan doğasının karanlık yönlerine karşı çarpıcı bir bakış sunuyor. Filmin gerçek kahramanı, bu trajediyi anlamak ve belki de gelecekte böyle bir olayın tekrarlanmasını önlemek için çabalayan gazetecidir. Film sonunda, izleyici sadece sarsılmış ve düşünceli değil, aynı zamanda daha fazla bilgilendirilmiş ve uyanık kalmış olacak.
