1930 yılında, Shanghai'nin doğunun Paris'i olarak anıldığı ve ekonomisinin hızla büyüdüğü bir dönemdeyiz. Ancak, bu parlak dönemin hemen altında, kabaran şarkılar ve neşeli danlar arasında, acımasızlık ve terör kontrolün dışına çıkmaktadır. Marco Polo köprüsü olayından muazzam bir çatışma olan savaşa kadar, insanoğlunun korkunç ve vahşi yüzü ortaya çıkar. Bu dönemi yansıtan bir filmin kritiğinde bulunmak üzere, filmdeki atmosferin, renklerin ve karakterlerin, tarihinin kabaran dalgalarını taşıdığını belirtmek gerekir. Shanghai'nin hem asil hem de korku dolu yüzünün ustaca işlendiği film, izleyicisine dönemin ruhunu adeta yaşatıyor. Şehrin zenginliği ve ihtişamı, bir yanda eğlence, diğer yanda çaresizlik ve korkuyu hissettiren bir atmosferle harmanlanıyor. Fragmandan hareketle, filmdeki karakterlerin boyutluluğu ve derinliği, Shanghai'nin o karmaşık ve çelişkili dünyasını vücuda getirirken, Marco Polo köprüsü olayı ve sonrasındaki savaşın dramatik olay örgüsü, izleyiciyi adeta içine çekiyor. Filmin, tarihi bir dönemi canlandırırken duygularını ve zorluklarını anlatma şekli, dikkate değer. Sonuç olarak, bu film, 1930'ların Shanghai'sini anlamak isteyenler için etkileyici bir seçim olacaktır. Sadece tarihi bir dönemi canlandırmıyor, aynı zamanda o dönemde yaşayanların duygu ve düşüncelerini de başarıyla aktarıyor. Kendinizi bir anda o dönemin Shanghai'sinde yürürken bulabilir, şehrin ihtişamından etkilenebilir veya o dönemin acımasızlığına tanıklık edebilirsiniz. Bu film, tarih ve sinema severler için kaçırılmaması gereken bir yapım.