Kitap okumayı büyük bir tutkuyla seven bir kız ve daha önce kütüphanedeki tüm kitapları okumuş bir erkek arasında yer yer romantizm, yer yer melankoli barındıran bir aşk hikayesini konu edinmektedir. Kızın yürüdüğü bu yolu daha önce yürümüş olan erkek, onun okuduğu her kitapta kendine yeni bir yol çizmekte, hatta bazen kendi geçmişinden parçalar bulmaktadır. Zamanla kütüphane, gençler arasında bir aşkın, anlamın ve aidiyet duygusunun mekanı haline gelir. Kızın hayatını, seçtiği kitaplar üzerinden şekillendiren bu hikaye, bilinçli bir seçimle birlikteliğe adım atılan bir yolculuğu işlerken; erkeğin kütüphanedeki tüm kitapları okumuşluğu, onun da kendi iç yolculuğunu ve bilgelik seviyesini gösterir. Yani bu romantik hikaye, aynı zamanda bir bilgelik, özgür irade ve kendi kendini bulma hikayesidir. Film, görsel estetiği ve incelikli karakter tasvirleriyle seyirciyi hikayenin içerisine çeker. Özellikle kütüphane ortamının detaylı ve samimi bir şekilde aktarılması, izleyiciye adeta bir edebi atmosfer sunar. Okuma eyleminin ve kitaplardan alınan hazzın ne denli duygusal ve derin bir etkisi olduğunu gösterirken, aşkın ve aidiyetin farklı boyutlarını da ön plana çıkarır. İzleyiciyi düşündüren bu film, aynı zamanda duygusal bir tatmin de sunmaktadır.
