Veronica, taahhütleri olmayan ve hiçbir zaman hassas olmayan bir kadın olarak metres olmanın tadını çıkarıyor. Ancak hayatının bu döngüsü içinde, kalbinin anahtarının en yakın dostunda olduğunu fark etmeye başlıyor. Bu dostu, duygusal anlamda onu kim ve ne olduğu konusunda gerçekle yüzleştirebilecek tek kişi. Veronica'nın bu genellikle gizli ve belirsiz yaşam tarzı, zaman zaman sıkıcı ve monoton olabilse de, tarafımızdan tam anlamıyla anlaşılır bir biçimde resmedilmiş. Veronica'nın dünyası, duygusal bağ kurmaktan kaçınan bir kadının, en yakın arkadaşının aslında kendi duygusal derinliklerine ulaşabilecek tek kişi olduğunu keşfetmesi üzerine kurulu. Bu çıktığı yolculuk, Veronica'nın kendi içine dönerek, genellikle 'zor', 'dışlanmış' ve 'anlaşılmaz' olarak etiketlenmiş bu yaşam tarzını, duygusal bir yola dönüştürmesini anlatıyor. Özünden kopmuş bir karakter olan Veronica, izleyicinin empati kurabilmesi için muhteşem bir karakter gelişimi sunuyor. Kendi duygusal labirentine yolculuk etme cesareti, onun gerçek benliğiyle tanışmasını sağlıyor. Bu film, Veronica'nın duygusal yolculuğunu izlerken, seyirciye de kendi duygusal sorgulamalarını yapma fırsatı sunuyor.