Yakın bir gelecekte, Frank Grieves adlı karakterimiz, bütün rekreasyonel uyuşturucuların yasal olduğu bir şehirde görev yapan yeni nesil bir polis memurudur. Sinemanın bu bölümü, bir adım öteye giderek, toplumun alışıkanlık dışı bir duruma nasıl uyum sağladığı ve adapte olduğunu detaylı bir şekilde işleyişine tanık olmamızı sağlar. Belirsiz bir cesetle ilgili olan bir davadan alındığında, Frank Grieves, yasallaşmanın bedelinin ne olduğunu keşfedecektir. Yasaların değişmesinin arkasındaki karanlık gerçeklik bu noktada yavaş yavaş ortaya çıkar. Yasallaşma olgusunun, devletin kontrolünün sınırlı olduğu farklı alanlara sıçradığı ve bu durumun sosyal düzene ciddi şekilde zarar verdiği anlatılır. Yeni düzenin getirdiği karmaşayla başa çıkmaya çalışan Frank'in, mesleki ve ahlaki değerleri arasında kalması, hikayeyi daha da karmaşık bir hale getirir. Yasaların yetersiz kaldığı, etik ve ahlaki değerlerin sorgulandığı bu dünyada Frank’in doğru ve yanlışı ayırt etme çabası, izleyiciye derin bir bakış açısı kazandırır. Yani, bu hikaye sadece bir polisiye hikayesi olmanın çok ötesinde, toplumsal normların ve değerlerin alt üst olduğu bir geleceği gözler önüne serer. Bu hikaye, yasaların, uyuşturucuların ve etkinin toplum üzerindeki etkisini ve bunların toplum tarafından nasıl kabul edildiğini, yorumlanıp, içselleştirildiğini derinlemesine inceler. Her bir karakterin kendi hikayesine sahip olduğu ve bu hikayelerin bir araya gelerek karmaşık bir toplumsal yapı oluşturduğu bu sinema filmi, izleyicilere düşündürücü bir deneyim yaşatıyor.