Bir grup ergen çocuk, Napoli'nin taşlı sokaklarını doldururken el silahları ve AK-47'lerle donatılmış çıkarlar. Onlar, hem korkunç hem de hayranlık uyandıran mafya patronlarının buyruklarını yerine getiriyorlar. Bu ağır silahlı çocuklar, zenginlik ve gücün cazibesine kapılıp, toplumun göz ardı ettiği bu karanlık hayata sürükleniyorlar. Günlük yaşamları, gerçekleştirmeye çalıştıkları sipariş cinayetler, savaşlar ve şiddet dolu sokak çatışmaları ile belirleniyor. Film, bu gençlerin kayıp masumiyetlerini, çaresizliklerini ve mafya dünyasının acımasızlığında kaybolmuş hayallerini gözler önüne seriyor. Filmin korkutucu bir gerçekliği ifade ettiği açık. Sokaklarda silah sallayan melek yüzlü gençler, kendi yaşamlarının kıymetini anlamadan başkalarının yaşamını sona erdirmeye istekli hale geliyorlar. Bu noktada, filmin belirgin bir mesajı var: gücün ve paranın açtığı yollar genellikle vahşet ve çaresizlikle doludur. Napoli'nin bu çıplak ve acımasız portresi, izleyicilere suç dünyasının fazlasıyla romantize edilmiş görüntüsüne karşı gerçekçi ve etkileyici bir bakış sunuyor. Her silah sesi ve her tetik çekiş, gençlerin ruhlarındaki masumiyetin son kırıntılarını da yok ediyor ve sonunda izleyiciyi dehşete düşürüyor. Silahları ve gençlerin ellerindeki gücü anlatırken filme hakim olan kasvetli atmosfer, seyircinin bu çaresizlik ve çıkmaz içindeki gençler ile empati kurmasını sağlıyor.