Ugandalı bir kız çocuğunun hikayesini konu edinen bu film, aslında dünyanın her köşesinde gizli bir yeteneği olabilecek her bireyin hikayesi. Filmin başkahramanı Phiona'nın hayatı, satrançla tanıştığı andan itibaren inanılmaz bir şekilde değişiyor. Kısıtlı imkanlara, yoksulluğa ve cinsiyet eşitsizliğine rağmen hayatındaki bu dönüşüme sebep olan satranç, onun hayatına tamamen yeni bir soluk getiriyor. Satrancın sadece kralların ve elitlerin oyunu olmadığını, aslında herkesin öğrenebileceği ve bu oyunda ustalaşabileceği bir disiplin olduğunu gösteren film, toplumların ve bireylerin kendi sınırlarını aşarak gelişebileceklerini de vurguluyor. Phiona'nın hikayesi aynı zamanda, hayatın zorlu şartlarına rağmen tutkuya, azme ve yeteneğe verdiği değeri de anlatıyor. Her sahne, her satranç hamlesinde farklı bir hayat dersi veren bu film, izleyicisini de derinden etkiliyor. Bu filmi izlerken kendi hayatınızı sorgulamadan edemiyor, belki de içinde bulunduğunuz koşullara rağmen elinizden hiç düşürmediğiniz bir tutkunuzun olup olmadığını düşünüyorsunuz. Bu film, aslında daha çok bir yaşam hikayesi, bir başarı öyküsü ve bir dönüşüm romanı. Gelin görün ki, bu romanın kahramanı bir satranç tahtası ve taşları üzerinde büyülü bir dönüşümü tamamlayan Ugandalı bir kız çocuğu.