Tokyo'da yaşayan yalnız bir kadının hayatına odaklanan film, karakterin iç dünyasını ve yaşadığı toplumsal baskıları mükemmel bir şekilde yansıtıyor. İçerisinde bulunduğu monoton hayatından usanmış olan bu karakter, kendine yeni bir sayfa açma arzusuyla İngilizce bir sınıfa katılıyor. Dersler esnasında İngilizce ismi olan 'Lucy' alter-egosunu keşfediyor. Bu keşif, karakterin hayatına farklı bir perspektif kazandırıyor. Tokyo'nun hızlı ve karmaşık hayatına ayak uydurma çabası içinde olan bu kadın, 'Lucy' sayesinde içerisinde bulunduğu çıkmazdan bir çıkış yolu buluyor. Kendini ifade edebilme özgürlüğüne kavuşan kadın, bu sayede yaşadığı yalnızlığı bir nebze de olsa hafifletiyor. Film, devamlı olarak karakterin iç dünyasına yaptığı ince göndermelerle dolu. Lucy’nin keşfi, aynı zamanda kadının kendi kimliğini bulma sürecini de sembolize ediyor. Tokyo'nun karmaşık ve hızlı hayatının içinde kaybolmuş bir kadının, yeni bir kimlik sayesinde kendine çıkan yolun üzerinde duruşunu sorgulayan film, yalnızlığın ve kişisel kimliğin sorgulandığı bir hikaye sunuyor. Bu, izleyicinin duygusal bir yolculuğa çıkmasını sağlıyor ve filmi izlerken kendi duygusal ve kişisel hayatlarını da sorgulamalarına neden oluyor.