Genç Justice, ilk ve tek erkek arkadaşının cinayetine tanık olduktan sonra, üniversiteye gitmek yerine Güney Merkez Los Angeles, Kaliforniya'da kuaför olarak çalışmaya karar verir. Kendisini depresyondan korumak için arkadaşlarından uzak durur ve içindeki duyguları dışa vurmanın bir yolu olarak güzel şiirler yazmaya başlar. Oakland'da düzenlenecek bir toplantıya gitmek üzere yola çıktığında, daha önce pek anlaşamadığı bağımsız ruhlu bir posta çalışanıyla aynı araca binmek zorunda kalır. Yolculuk boyunca aralarındaki çeşitli tartışmalar ve arkadaşlarının da dahil olmasıyla, ikisinin de şiddet konusunda hem toplumsal hem de bireysel olarak benzer düşüncelere sahip olduklarını keşfederler. Justice, bu süreçte daha önce hissettiği yalnızlığın yerini bir tür ortak anlayışa bıraktığını fark eder. Film, karakterlerin geçmiş travmalarından sıyrılma yolculuklarını ve birbirleriyle kurdukları derin bağı işlerken, her birinin bireysel hikayesini de gözler önüne seriyor. Justice için bu yolculuk, kendini yeniden keşfetme ve yalnız olmadığını anlama sürecidir.
