Genç bir yardımcı savcı, seri cinayetler işleyen bir hemşireyi demir parmaklıklar ardına gönderir. Ancak bunu yaptıktan sonra, hemşirenin masum olabileceğini gösteren kanıtlarla karşılaşır. Bu olaylar zinciri, izleyiciyi derinden sarsan ve sürekli tahmin yapmaya iten bir hikaye oluşturuyor. Hemşirenin masumiyetine dair ipuçları ortaya çıktıkça yardımcı savcının adalet arayışı daha da karmaşık bir hal alıyor. Her yeni bulgu, savcının hem kendi kişisel inançlarını hem de adalet sistemine olan güvenini sorgulamasına yol açıyor. Karakterlerin içinde bulundukları çıkmaz, izleyiciye ahlaki ve etik değerler üzerine düşündürüyor. Film, suç, adalet ve masumiyet üzerine oldukça etkileyici bir bakış açısı sunuyor. Bu karışık duygusal yolculuk süresince izleyicinin merakı ve gerilimi hiç düşmüyor. Muhteşem oyunculuklar ve mükemmel senaryo, filmin etkileyiciliğini daha da artırıyor. Sonuçta, izleyiciyi hem düşündüren hem de sürükleyen bir film ortaya çıkıyor. Bu eser, sadece bir suç dramı olmanın ötesine geçerek, insan psikolojisi ve adalet sistemine dair derinlemesine eleştiriler sunuyor. Bu nedenle, filmi izlerken sadece yüzeyde kalmamak ve olayları daha geniş bir perspektiften değerlendirebilmek önem taşıyor.
