II. Dünya Savaşı sonrası atmosferiyle bizi büyüleyen bu film, Britanya koloneli ve eşinin, savaş sonrası yeniden inşa sürecinde Hamburg'da yaşamak üzere atandıkları bir hikayeyi anlatıyor. Bu ikilemli süreçte, evin önceki Alman sahibiyle yaşanan gerilim, hikayenin önemli bir odağını oluşturuyor. Savaşın giderek bir arka plana düştüğü bu dönemde, film, bir evin duvarları arasında yaşanan mikro ölçekli çatışmaları ve gerilimlerden de besleniyor. Filmde asıl büyüleyici olan, karakterler arasındaki karmaşık ve hassas ilişkinin ele alınış biçimi. Bu ilişkilerin derinlerinde, savaşın açtığı yaralar, suçluluk hissi, intikam duyguları ve affetme eylemi ile ilgili çok katmanlı teması yer alıyor. Savaş sonrasında bir arada yaşamanın zorluklarını, insanların içinde bulundukları durumla nasıl başa çıktıklarını ve sonuçta kendi hikayelerini nasıl yazdıklarını gözler önüne seren bu film, sadece bir tarih dersi sunmuyor; aynı zamanda bir insan hikayesi anlatarak, karakterlerin iç dünyalarına, hislerine ve düşüncelerine dokunuyor. Bu evin duvarları arasında ne oldu fark etmez; asıl önemli olan yaşananların bize, insanlığa dair ne anlattığıdır.
