Apokaliptik bir dizi görüntü ile mücadele eden genç bir koca ve baba, yaklaşan bir fırtınadan ailesini koruyup korumaması gerekip gerekmeyeceği konusunda kafa karışıklığı yaşar. Onunla beraber, ayrıca belki de kendisinden koruması gerektiği endişesi de aklında belirir. Bu sürekli belirsizliğin eşiğinde, adamın kalbindeki sarsılmaz sevgi ve korumacı tutumu sergilenir. Ancak, içinde bulunduğu durum, sorumluluklarına ve ailesine karşı duyduğu sadakate meydan okuyarak onu her anlamda zorlar. Hayatta kalma ve insanlığın temel değerleri hakkında kafa karıştırıcı ve düşündürücü bir hikaye olan bu film, maneviyat ve fiziksel dünyanın vahşeti arasında kalan bir adamın dramatik hikayesini sunuyor. Filmin sürükleyici atmosferi ve detaylı karakter analizleri, izleyicinin, ana karakterin çatışma ve endişesini tam anlamıyla hissetmesine olanak sağlıyor. Sonuçta, bu film izleyicisine insan ruhunun karmaşıklığını, çaresizlik durumlarında bile umudu ve hatta belki de kendi kendimizin en büyük düşmanı olduğumuz gerçeğini hatırlatıyor. Yaklaşan fırtına, hem gerçek hem de metaforik, bizi izlemeye devam etmeye teşvik ediyor. Aynı zamanda, aile bağları, fedakarlık ve hayatta kalma içgüdüsü üzerine düşünmemize de neden oluyor.