Gelin beraber genç bir adamın hikayesine tanıklık edelim. Bu genç adam, geleneksel eğitim yolu yerine babasının ikinci el otomobil işletmesindeki arsa üzerinde bir yer edinmeyi tercih ediyor. Tabii ki, bu kararının arkasında birçok sebep bulunuyor. Belki üniversiteye gitmek istemeyen genç bir adamın, ailesinin geçimini sağlamak adına böyle bir yol seçtiğini düşündüğümüzde, bu durum ipuçlarını vermektedir. Fakat bu sadece hikayenin yüzeyini kazıyor. Genç adam, sadece babasının işletmesine yardım etmekle kalmıyor, tıpkı bir çırak gibi, işin tüm incelikleri konusunda eğitim görerek, ikinci el oto piyasasının karmaşık dünyasına adım atıyor. Ayrıca, baba-oğul ilişkisinin karmaşık dinamiklerine de bir perspektif sunuyor. Babasının hayallerini ve hırslarını miras alırken, kendi kişisel hedeflerini ve anlayışını da keşfediyor. Genç adamın hayatındaki bu dönüşümü izlerken, hayatla, aileyle, iş hayatıyla ve yetişkinliğe geçişle ilgili birçok evrensel sorunla karşılaşıyoruz. Ayrıca, bu genç adamın hikayesi, hepimizin zaman zaman yaşadığı hayal kırıklıklarını, başarısızlıkları ve zaferleri anlatarak, izleyiciye aynı zamanda derinden dokunan ve geniş bir yaşam portresi sunuyor. Bu film, büyüleyici bir hikaye sunarken, aynı zamanda izleyiciye, hayatın farklı yönlerine dair önemli dersler de veriyor.