Bir genç çocuğun vahşi doğadaki bir gençlik ıslah kurumuna gönderilişi ile başlıyor hikayemiz. Kendisini böylesine sert ve acımasız bir ortama götüren trajik olayları öğrendikçe, hikaye sıradan bir ıslah hikayesinden çıkıp, hayatta kalma mücadelesi için bir sahne haline geliyor. Genç çocuğun bu zorlu parkurda yalnız olmadığını da hemen belirtelim; kampın diğer sakinleri, danışmanlar ve emekli savaş albayı da içine katan büyük bir oyunun içine düşmüştür. Bir yandan genç çocuğun geçmişiyle yüzleşmesini, suçluluk ve pişmanlık arasında bocalamasını izlerken, diğer yandan bu kapalı kutu gibi reform okulunun içinde onun hayatta kalabilmek için nasıl bir savaş verdiğini görmekteyiz. Emekli savaş albayının ıslah kurumunda ne işi olduğu, onun varlığının hikayeye nasıl bir etkisi olduğunu merakla beklerken, genç çocuğun büyüme, olgunlaşma ve belki de içindeki çocuğu koruma mücadelesine tanık oluyoruz. Filmin anlattığı bu hikaye gençliğin problemlerine ve sistemlerin acımasızlığına karşı duruşu aynı zamanda bir direniş hikayesi olarak da karşımıza çıkıyor. Film, genç çocuğun kişisel hikayesi üzerinden geniş bir spectrumda hayatta kalma mücadelesi, adalet, ahlak ve insan hakları gibi evrensel temaları ele alıyor. Öte yandan vahşi doğanın huzursuz edici sessizliği ve ıslah kurumunun kasvetli atmosferi, filmin sinematografik açıdan oldukça etkileyici ve başarılı olduğunu söyleyebilirim.
