Bir deniz kazasının ardından, mücadeleci bir denizci kendisini beklenmedik bir şekilde ölümle yüz yüzeyken buluyor. Denizlerin ortasında, kocaman bir gemi konteynerına çarpan kahramanımız, hayatta kalmak için elinden gelen her şeyi yapmasına rağmen, kendi ölümlülüğünün acı gerçekliğiyle sıkı bir şekilde karşı karşıya kalıyor. Bu travma dolu deneyim, onu kendisiyle, geçmişiyle ve belki de en önemlisi, varoluşun kötü amaçlı güçlerine karşı koymanın zorluğuyla yüzleştiriyor. Yani burada, izleyiciyi derinden düşündüren, hatta bazen rahatsız eden bir hikaye söz konusu. Kıvrak zekası ve denizcilik becerileriyle, karakterimiz amansız bir mücadele veriyor. Ama asıl savaş, kendi iç dünyasında, kaderi ve ölümün kaçınılmazlığıyla dürüst bir şekilde yüzleşme cesareti arasında geçiyor. Bu hikaye, izleyicinin kendini içinde bulabileceği zorluklar ve kişisel mücadelelerle dolu. Sonuçta, hayatta kalma savaşı veren bu denizcinin hikayesine şahit oluyoruz; bir yandan ölüme meydan okuyan, diğer yandan da belki de hayatın en zorlu sınavlarından biri olan kendi ölümlülüğüyle yüzleşmeye çalışan bir denizci.