Ölümsüz bir aşkla bağlandığı dedesi hayata gözlerini yumunca, Meksika kökenli Amerikalı genç Will, çoktan kararını vermişti. Geçmişine ait izleri, köklerini aramak üzere Meksika’ya gitme planlarını hızlandırdı. Bu geçmişe yolculuk, Will’in hem kendisini hem de ailesinin geçmişini anlamasında büyük bir adım olacaktı. Dedesi ile yaptığı planları, onun yokluğunda tek başına sürdürme kararı, bir nevi vefa borcunu ödeme, bir nevi de kendini bulma arayışıydı. Meksikalı ve Amerikalı kimlikler arasında sıkışıp kalmış genç bir adamın, kültürel kimliğini keşfederken yaşadığı bu duygusal yolculuğu izlemek, izleyiciye karmaşık ve dokunaklı bir hikaye sunuyor. Ailesinin topraklarına, atalarının izlerine doğru çıktığı bu yolculuk, Will’in hem dedesiyle olan bağını pekiştiriyor, hem de kendisini yeni bir ışıkla görme fırsatı buluyor. Bu yolculukta yaşanan duygusal değişimler, anılarla geçmişi hatırlamak ve aidiyet duygusunu keşfetmek bakımından sinemaseverlere etkileyici bir deneyim sunuyor. Aile bağları, kökler ve mirasın önemi gibi evrensel temalar üzerinden ilerleyen film, izleyicinin empati kurabileceği bir hikaye anlatıyor. Kurduğu bağlantılar ve yansıttığı duygularla, genç Will’in hikayesi, izleyicinin kalbine dokunmayı başarıyor.