Bu filmde hayatların merkezine yerleşen, fevkalade karakterlere sahip üç kadını izliyoruz. Gücün ve bağımsızlığın sembolü bu kadınlar, evlerini, hayatlarından bir parça olan topraklarını elinden almak isteyen bir grup silahlı adamla karşı karşıyadılar. Bu, kendi yaşamlarına karşı yapılan bir saldırıydı ve onlar da bu saldırıya karşı tüm hırslarını, cesaretlerini ve dayanışmalarını ortaya koydular. Filmde, hak ettikleri hayatı koruma arzularını ve bu süreçte gösterdikleri mücadeleyi görmek gerçekten etkileyiciydi. Kadınların karşı karşıya olduğu bu durum, toplumdan ve hatta kendi içlerinden gelen aşağılama, şüphe ve cinsiyet ayrımcılığına rağmen, adeta bir başkaldırıydı. Ana karakterlerin her biri, kendi hikayesi, kişiliği ve güçlüklerle uğraşma yöntemleri ile birlikte, bu dramatik gerilimde belirgin bir rol oynadı. Asıl merak konusu ise, bu silahlı adamlar karşısında nasıl bir direniş gösterecekleriydi. Gösterdikleri dayanıklılık, kararlılık ve birlikte hareket etme yetenekleri izleyenleri etkilemekle kalmayıp, kendi direnişlerine de güç kattı. Aksiyon dolu bu hikâyede sonuna kadar yanlarında hissettiğiniz bu üç kadın, aralarındaki güçlü bağ ve dayanışmayı her daim hissettirdiler. Kadınların yaşam hakkını, öz saygılarını ve evlerini savunmaları, sadece bir mülkü korumaktan çok daha fazlasıdır ve film bu mesajı oldukça başarılı bir şekilde aktarıyor. Filmdeki savaş sahneleri, duygusal derinlik ve gerilim her sahnede tamamen hissedilebilirken, izleyiciyi de hikayenin içine sürüklüyor. Bu film, sadece bir evi koruma mücadelesi olarak görülmemeli, aynı zamanda kadının gücü, azmi ve dayanıklılığının da bir sembolüdür. Her sahnesiyle izleyiciye adeta bir yaşam dersi veriyor. Şiddetle tavsiye ederim.