Gerçek yaşam deneyimlerine dayanan bir dram olan bu film, Güney Afrika'da apartheid'in son günlerini çeken dört savaş fotoğrafçısının hikayesini konu alıyor. Dört çarpıcı karakterimiz, dönemin en kritik ve tarihi olaylarının gözlemcisi ve belgeleyicisi olarak karşımıza çıkıyor. Film, ırkçılığın pençesinde kıvranan bir toplumu ve bu toplumda yaşanan insan hakları ihlallerini, dört farklı perspektiften gözler önüne seriyor. Fotoğrafçılarımız, objektiflerine yansıyan gerçekliği tüm çıplaklığı ile bize sunarken, izleyicinin yüzleşmek zorunda olduğu acı dolu sahneler yaşanıyor. Siyasi ve tarihi bir olaya odaklanan bu yapım, aynı zamanda bireylerin bu süreçte nasıl hayatta kaldığını ve direndiğini, hatta bazen bu direncin ne tür maliyetlere yol açabildiğini de vurguluyor. Kendi meslekleri doğrultusunda, bir yandan bu zorlu süreci belgeleyen, bir yandan da bu gerçeklikle baş etmeye çalışan dört fotoğrafçının hikayesi, etkileyici bir biçimde sunulmuş. Film, izleyiciye tarihin karanlık bir döneminden, insanlık durumları ve direniş öykülerinin karmaşıklığından kesitler sunarken, izleyicinin bu hikayelerle empati kurmasını sağlıyor. Bu deneyim aynı zamanda izleyiciyi de düşündürüyor ve o dönemin zorlukları hakkında daha fazla bilgi edinmeye teşvik ediyor. Hem dramatik yoğunluğu hem de gerçekçi anlatımı ile bu film, sadece bir tarih dersi değil, aynı zamanda insanlık hali üzerine çarpıcı bir yorum olmuştur. Güney Afrika'nın acı dolu geçmişine dair bir anıt niteliği taşıyor.