Park Manyağı, 1990'ların São Paulo'sunda yaşanan korkunç olayların merkezinde yer alan Brezilya'nın en ünlü seri katillerinden biri olan motosikletli kurye Francisco'nun hikayesini anlatıyor. Francisco, yirmi üç kadına saldırmakla suçlanmış, bunlardan onunu öldürüp cesetlerini bir parkta gizlemiştir. Bu trajik olaylar zinciri, o dönemde ülkede büyük bir korku ve endişe yaratmıştır. Genç bir gazeteci olan Elena, kariyerinde yükselmek umuduyla bu cinayetleri incelemeye başlar. Bu esnada Francisco, parklarda serbestçe dolaşmaya ve kadınlara saldırmaya devam ederken, sansasyonel medya sayesinde ünü hızla artar. Medya, bu korkunç suçları büyük bir ilgiyle takip eder ve Francisco'nun adı tüm ülkeyi kasıp kavurur. İnsanlar, hiç tanımadıkları bu adamın gölgesinde yaşamaktan korkar hale gelir. Parklar, artık sadece dinlenilecek ve eğlenilecek yerler değil, aynı zamanda korkunun hüküm sürdüğü mekanlar olmuştur. Film, izleyiciyi bu olayların içine çekerek gerilimi her saniye artırıyor. Elena'nın cesur araştırmaları ve Francisco'nun kaçışı arasındaki bu amansız kedi-fare oyunu, izleyicilerde hem heyecan hem de merak uyandırır. Bu film, gerçek olaylardan esinlenmiş olmasıyla da daha da etkileyici bir hale geliyor.
