Tulus, ablası Dinda'nın okulda bir top çarpması sonucu bayıldığı an panikledi. Daha da kötüsü, Dinda'ya ölümcül bir hastalık teşhisi konuldu. Tulus, ailesinin tıbbi masrafları karşılamak için verdikleri gözyaşı dolu mücadeleye tanık oldu. Aile, borç tahsildarları tarafından köşe bucak kovalanıyordu. Henüz sadece 7 yaşında olan Tulus, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı ve Tanrı'ya mektuplar yazmaya başladı. Bu mektuplar, onun çaresizliğini ve umut dolu dualarını ifade etmenin bir yoluydu. Tulus'un mektuplarındaki masumiyeti ve samimiyeti, izleyenlerin kalbini derinden etkiliyor. Film, insanın en zor zamanlarında bile umudunu yitirmemesi gerektiğini ve küçük bir çocuğun yüreğindeki saf sevgiyi gözler önüne seriyor. Bu duygu dolu hikaye, izleyicilere ailenin ve sevginin gücünü hatırlatırken, aynı zamanda hayatın zorlukları karşısında pes etmemeyi öğretiyor. Tulus'un mücadelesi ve ailesinin dayanışması, izleyicilere adeta bir ilham kaynağı oluyor.