Genç bir adam olan Sam Witwicky, hayatındaki yeni bir döneme adım atarak üniversiteye başlar. Bu dönemin başlangıcında, dünyanın diğer ucunda, Şangay'da Decepticonlar yeni bir tehdit oluşturmaya başlar. Bu durum, başkanlık elçisini Autobotların tüm bu olayların merkezinde olduğuna inandırır. Elçi, tüm bu sorunların Autobotlardan kaynaklandığını düşünerek onların dünyayı terk etmesini talep eder. Ancak, bu inanç büyük bir yanılgıdır. Gerçekte, Decepticonlar, Sam'in zihnine ulaşmak istemektedir. Çünkü Sam'in zihninde gömülü olan bazı işaretler, çok eski zamanlardan beri Mısır'da gizlenmiş ve güneşi söndürebilecek güce sahip olan gizemli bir uzaylı makinesine giden yolu göstermektedir. Bu yüzden Sam ve onun kız arkadaşı Mikaela Banes, ayrıca Sam’in ebeveynleri büyük bir tehlike altındadır. Olayların merkezindeki Sam’i koruma görevini üstlenenler ise, Autobotların lideri olan Optimus Prime ve onun sadık yardımcısı Bumblebee'dir. Sam’in üniversite yaşamı, beklenenden çok daha karmaşık ve tehlikeli bir hikâyeye evrilir. Bu, sadece bir film değil, aynı zamanda iyi ile kötünün amansız mücadelesini sunan bir destan haline gelir. Sam'in hayatı, bir yandan dersler ve yeni arkadaşlıklarla dolu, diğer yandan ise Decepticonların peşini bırakmadığı bir hayatta kalma mücadelesine sahne olur. Film, izleyicilere aksiyon dolu sahnelerle dolu bir macera sunarken, Sam ve arkadaşlarının bu tehlikeli görevde nasıl ayakta kalacaklarını anlatır. Optimus Prime ve Bumblebee'nin de yardımıyla, Sam'in sıradan görünen hayatı, olağanüstü olaylarla dolu bir serüvene dönüşür. Her anı heyecanla dolu bu film, izleyiciyi başından sonuna kadar ekrana kilitleyen bir yapıya sahiptir.