Genç Jack, merhum dedesinin evine taşınır ve dedesinin konuşabilen esprili köpeği Skipper'ı (Norm MacDonald tarafından seslendirilmekte) miras alır. Dedesinin evine yeni taşınan Jack, birlikte yaşamaya başladığı bu sıradışı köpek sayesinde, dedesinin evin bir yerlerine gizlemiş olduğu paha biçilmez bir İspanyol hazine bulunması gerektiğini öğrenir. Bu garip ve eğlenceli durum, filmi izlerken kahkaha atmamıza sebep olacak filmin temel hikayesini oluşturur. Skipper'ın konuşmasına ve zekice espriler yapmasına alışmaya çalışırken, aynı zamanda Jack ve Skipper'ın dedenin yerine koyduğu bu değerli hazinenin nasıl ve nerede saklandığını bulmaya çalışmalarını izleriz. Filmin genel atmosferi, izleyicileri hem güldüren hem de merak uyandıran bir yapıya sahip. Her ne kadar başlarda bu durumu tuhaf bulsa da Jack, tıpkı bizler gibi zamanla Skipper'ın sıradışı yeteneğine alışır ve hatta onun sayesinde dedesinin gizemli hazine avına katılır. Bu hikaye, seyircinin yalnızca dedenin sakladığı hazinenin peşine düşen Jack ve Skipper'ın macerasına değil, aynı zamanda Jack'in dedesini daha iyi anlamasına ve onunla bir bağ kurmasına da tanıklık etmemizi sağlar. Jack'in dedesinin geçmişi ve sakladığı hazineyi bulma sürecindeyken yaşadığı duygusal yolculuk, filmi izlerken bizim de içimize işleyen bir hikaye haline getirir. Skipper ile Jack arasında gelişen dostluk ve Jack'in dedesinin geçmişi hakkında öğrendiklerinin de eklenmesiyle, film izleyiciye sıcak, samimi ve içten bir hikaye sunuyor. Ayrıca film, genç Jack'in büyüme ve olgunlaşma sürecini, Skipper'ın yardımı ve öğütleriyle birlikte anlatıyor. Bu da filmin çocuklar ve yetişkinler arasında geniş bir izleyici kitlesine hitap etmesini sağlıyor. Bu filmi her yaştan izleyici keyifle izleyebilir.