Bir Kızılderili'nin sahibi olduğu gösterişli bir yol kenarı müzesinde yanlışlıkla üç dinozor fosilini hayata döndürüyor. Artık gerçekten rahatsız olan dev dinozorlar, küçük kasaba ve yerel üniversiteyi tam bir kaosa sürüklüyor. Bu hikaye, ilk bakışta belki basit ve tahmin edilebilir görünebilir. Ancak bu filmin içerdikleri oldukça çeşitli ve zengindir. Unutulmaz karakterler ve beklenmedik olaylarla dolu olan bu film, dinozorların canlanması sonucu oluşan kaosu ve bu durumla baş etmeye çalışan kasaba halkının hikayesini anlatıyor. Filmdeki dinozorların sinirli olusunun ve küçük kasabayı tahrip etmelerinin yanı sıra, yerel üniversitenin de bu durumdan nasıl etkilendiği gösterilmektedir. Dolayısıyla, filmin sadece bir macera filmi olduğunu düşünmek yerine, aynı zamanda bir sosyal eleştiri ve hayatta kalma hikayesi olduğunu belirtmekte fayda var. Filmin baş karakteri olan Kızılderili müze sahibi, hem esprili hem de acımasızdır. Dinozorları hayata döndürmesi bir hata olsa da, bu durumda bile bir çözüm bulmaya çalışması onu kahraman yapmaktadır. Film, dinozorların yaratılmasında ve daha sonrasında gelişen olaylarda gerçekliği ve heyecanı başarıyla karıştırıyor. Sonuç olarak, bu film sadece dinozorları konu alan bir film değil, aynı zamanda insanların bu tür olağanüstü durumlardaki tutumlarını, kendi hayatları ve çevrelerindekilerin hayatları için ne ölçüde mücadele ettiklerini gösteriyor. Dolayısıyla, filmin ana teması hayatta kalma ve insanların karşılaştıkları engellere rağmen ayakta kalma çabalarıdır. Bu filmi izlerken alışılmışın dışında bir macera filmi izlemenin keyfine varabileceğiniz gibi, aynı zamanda insanların zorluklar karşısında nasıl mücadele ettiğini ve hayatta kalmak için neleri göze alabileceğini görmekten de etkileneceksiniz.