Zombinin hüküm sürdüğü ve apokaliptik bir atmosferin yerini normal hayata bıraktığı bir dünyada, bu filmin bize sunduğu zengin hikaye tablosu oldukça dikkat çekici. Burada, enfekte olanların, yani bir nevi zombi olanların normal hayatlarına geri dönebildikleri ve bu sayede toplumla yeniden bütünleşebildikleri bir durumla karşı karşıyayız. Ancak, bu tür bir yaşam sürdürme ve toplumun parçası olmayı sürdürme çabalarının daha da karmaşıklaştığı bir nokta var: retroviral ilaçları tükenmek üzere. Hikaye hızla bu noktanın kavranmasına odaklanır ve sonuçta tüm gelişmeleri bu temel eksende sürdürür. Zombilikten normal yaşama dönen bu insanların hayatta kalma mücadelelerini ve gittikçe azalan ilaçları için verdiği yaşam savaşını detaylı bir şekilde izliyoruz. Bu ilaç, onların hayatlarını devam ettirebilmesi ve insanlık hallerini muhafaza edebilmesi için hayati önem taşımaktadır. Ancak bu ilacın kıtlığı, gerilimi ve belirsizliği artırarak filmi son derece ilginç ve bir o kadar da sürükleyici hale getiriyor. Hayatta kalma mücadelesi içerisinde yaşanan bu dramatik anlar, izleyiciyi etkileyici bir hikaye anlatımının derinliklerine sürüklüyor. Sonuçta, bu film, insan yaşamının değerini ve insan doğasının çoğu zaman göz ardı edilen yönlerini yansıtan, izleyiciyi düşündüren bir yapıt olarak karşımıza çıkar. İlaçların tükenmesi ve sonuçlarıyla birlikte, insanlık durumunun ve hayatta kalmak için verilen mücadelenin her yönünü keskin bir şekilde yansıtan etkileyici bir senaryo sunuyor.